Plasenta, gebelikte rahim iç duvarında oluşan , halk arasında bebeğin eşi olarak bilinen bir
organdır. Bebeğe göbek kordonu ile bağlanarak anne kanı ile bebek kanı arasında madde
alışverişini sağlar. Plasenta aracılığı ile anne kanından besin ve oksijen bebeğe geçerken, atık
maddeler ise bebek kanından anne kanına geçerek vücuttan atılır. Bu şekilde bebeği besleyen
ve koruyan plasentanın başka bir görevi de gebelik için önemli bazı hormonları salgılamaktır.
Gebelik boyunca çok önemli bir organ olan plasenta, doğumun ardından görevini
tamamlayarak rahim kasılmaları ile rahim duvarından ayrılarak vücuttan atılır.
Plasenta yapışma anomalileri nelerdir?
Ancak bazen plasentanın tümü veya bir kısmı rahim duvarına derin bir şekilde yapışır, bu
durumda plasenta akreata, inkreata ve perkreata olarak adlandırdığımız plasenta yapışma
anomalileri oluşur. Plasentanın rahime yapışması plasenta akreata, plasentanın rahim kas
dokusunun içine kadar girerek yapışması plasenta inkreata, rahim dışındaki seroza tabakasına
kadar ilerlemesi ise plasenta perkreata olarak tanımlanır. En şiddetlileri olan plasenta
perkreatada, plasenta bir tümör gibi mesaneye ve rahim dışı organlara ilerleyebilir.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata niçin risklidir?
Plasentanın rahim duvarına yapıştığı bu anomalilerde, doğumun ardından plasenta rahimden
ayrılamaz. Zorla ayrılmaya çalışılması ise plasentanın çok kanlanan bir organ olması
nedeniyle, şiddetli kanamalara neden olabilir. Bu nedenle plasenta akreata, inkreata ve
perkreata hastaları diğer gebelerden yakın takip edilmeli, tedavisi özel olarak planlanmalıdır.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata ne sıklıkla görülür?
Plasenta yapışma anomalileri yaklaşık olarak 600 kadında bir görülür. Bunların yüzde 63’ ünü
en hafifleri olan plasenta akreata oluşturur. Bunu yüzde 15’le plasenta inkreata, yüzde 10’la
ise plasenta perkreata izler.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata neden oluşur?
Plasenta yapışma anomalilerin nedeni kesin olarak bilinemese de olsa da olası bazı teoriler
bulunmaktadır. Normal bir gebelikte rahim içindeki endometrium dokusu gebeliğe
hazırlanırken kalınlaşır, plasentanın yapışması için desidua isimli bir doku oluşturur. Rahim
dokusunda geçirilmiş ameliyat vb. nedenlerle hasar oluşması sonucunda gebelikte desiduanın
yeterince gelişmemesinin plasentanın rahime yanlış şekilde yapışmasına neden olabileceği
düşünülmektedir. Yeni teorilerden biri de yine rahim dokusununda hasar sonrası oluşan skar
dokusundaki fibrin birikiminin plasentanın rahime invaze olarak yapışmasına yol açan
etkenlerden biri olduğudur. Plasenta akreatalı hastaların yüzde 80′ inin önceden sezaryen
doğum, küretaj veya miyomektomi ( miyom alınması ameliyatı) geçirmiş olması bu iki teoriyi
desteklemektedir.
Plasenta akreatanın nadir de olsa ilk gebelikte görülmesi ise uterus bikornus (rahimin doğuşta
kalp şeklinde olması), adenomyozis, rahim iç duvarındaki miyomlar gibi rahim
patolojilerinde, mikroskobik düzeyde olan endometriyal hasarın , endometriyum
fonksiyonunu bozarak, plasentanın yapışmasını etkilemesine bağlanmaktadır.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata için kimler risk altındadır?
Sezeryan Öyküsü :Plasenta akreata için en önemli risk faktörü sezaryen ameliyatı geçirmiş
olmaktır. Sezaryen sayısı arttıkça plasenta yapışma anomalilerinin oluşma riski de artar. İlk
sezeryan sonrası plasenta akreata riski yüzde 3, ikinciden sonra yüzde 11 iken, üçüncü
sezeryan sonrası plasenta akreata riski yüzde 40’lara çıkar!
Plasenta Previa : Plasentanın rahim ağzına yakın olduğu veya rahim ağzını kapattığı durum
plasenta previa olarak adlandırılır. Rahim ağzına yakın alanda plasentanın yapıştığı desidua
dokusunun yetersiz olması nedeniyle plasenta sağlıklı bir şekilde rahime yapışamaz. Bu
nedenle plasenta akreata genellikle plasenta previa ile birlikte görülür.
Kürtaj Öyküsü : Kürtaj işleminde rahim içindeki endometrium dokusu hasarlanır, bu da
plasentanın yapışma ihtimalini artırır.
Rahim Ameliyatları : miyomektomi (miyom alınması ameliyatı) gibi ameliyatlarda rahim
dokusunu zedeleyeceği için plasenta akreata riskini artırabilir.
Rahim iç duvarındaki miyomlar ( submukozal miyomlar) : Endometriyal hasar nedeniyle
plasenta yapışması bozulabilir.
Rahim içi yapışıklıklar ( örn : Asherman sendromu) : Endometriyal hasar nedeniyle plasenta
yapışması bozulabilir.
Multiparite (çok doğum yapmış olmak)
İleri anne yaşı : 35 yaş üzeri gebeliklerde plasenta akreata riski daha yüksektir.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata belirtileri nelerdir?
Plasenta akreata genellikle gebelik boyunca bir belirti vermez, asemptomatik seyreder.
Nadiren gebeliğin son haftalarına doğru vajinal kanamaya neden olabilir. Ancak çoğunlukla
plasenta akreata ve diğer plasenta yapışma anomalileri rutin gebelik muayeneleri esnasında
ultrason ile tespit edilir.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata tanısı nasıl konulur?
Plasenta akreata rutin gebe muayenelerinde yüksek oranda ultrason ile tespit edilebilebilir.
Şüphe duyulan hastalarda ek olarak MRI gibi görüntüleme yöntemleri ile anne kanında alfa-
fetoprotein testi de kullanılabilir. AFP düzeyi plasenta akreata, inkreata ve perkreatada yüksek
izlenir.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata hastaları nasıl takip edilir?
Plasenta akreata gebelik sürecinde genelde bir problem oluşturmaz. En önemli sorun doğum
sonrası plasentanın kendiliğinden ayrılmaması ve ayırmaya çalışılması sonucunda hayatı
tehdit eden ciddi kanamalara neden olmasıdır. Plasenta akreata tanısı konmuş hastalarda
doğum öncesi planlama yapılır.
Plasenta akreata, inkreata ve perkreata hastalarında tek doğum seçeneği sezeryan doğumdur.
Genellikle 34.-36. haftalarda doğum planlanır.
Kanama riski nedeniyle doğum öncesi kan bankasında hastanın kan grubuna uygun kan
hazırlatılır. Riskli bir doğum olması nedeniyle plasenta akreata hastaları her hastanede
ameliyat olamaz, uygun yoğun bakım koşullarını taşıyan bir merkezde doğum planlanır.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata hastalarında tedavi
Bu hastaların çoğunda bebeğin alınmasının ardından histerektomi (ameliyatla rahimin de
alınması) gereklidir. Plasenta akreata, postpartum histerektomilerin (doğum sonrası rahim
alınması) yaklaşık olarak yarısının nedenirdir. Riskli bir ameliyat olması nedeniyle plasenta
akreata, inkreata ve perkreata hastalarının sezeryanları mutlaka deneyimli bir cerrah
tarafından yapılmalıdır.
Plasenta akreata hastalarında, hasta tekrar bebek sahibi olma isteği varsa rahim koruyucuvu
(konservatif) cerrahi denenebilir. Bu ameliyatta bebekten sonra plasenta çıkarılır, yapışan
kısımlar küretle kazınır, ek sütürler veya tamponla kanama durdurulmaya çalışılır. Ancak
kanama riski yüksektir, kanama durdurulamazsa yine hastanın hayatını kurtarmak için
rahmin alınabileceği bilinmelidir.
Plasenta inkreata ve perkreata hastalarında ise tek tedavi seçeneği histerektomidir. (Rahmin
alınması) Plasenta rahim dışına kadar ilerlediği durumlarda komplikasyon riski daha da
yüksek olacaktır. Böyle operasyonlarda mesane (idrar torbası) ve üreter yaralanmaları için bir
ürolog, akut kan kaybı konusunda deneyimli bir anestezi doktoru ile kadın doğum hekimi bir
ekip olarak ameliyatı gerçekleştirecektir.
Plasenta Akreata, inkreata ve perkreata ameliyatları neden risklidir?
Özellikle kanama riskinin çok yüksek olması nedeniyle doğumdan önce tanı konulamayan
hastalarda kan kaybına bağlı anne ve bebek ölümü riski bulunmaktadır. Kan nakline bağlı
reaksiyonlar oluşabilir. Plasentanın rahim dışına çıktığı durumlarda yapışıklıklar nedeniyle
komşu organlar (mesane , üreter, bağırsaklar) yaralanabilir. Bu nedenle plasenta akreata,
inkreata ve perkreata ameliyatlarını deneyimli bir cerrahın yapması son derece önemlidir.
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!